29 Haziran 2017 Perşembe

Estetik Dermatolojide ve Antiaging Tedavilerde Glikolik Asitin Önemi




Medikal Cilt Bakımı ve Antiaging Tedavilerde; GLİKOLİK ASİT,kimyasal peeling etken maddesi, mezoterapi ürünleri ve dermokozmetik ürünlerin aktif bileşeni olarak birçok alanda karşımıza çıkmaktadır. Glikolik asit; glikoz esaslı şeker asididir. En küçük moleküllü Alfa hidroksi asit (AHA) olma özelliği ve düşük pH seviyesi onu çok daha önemli kılmaktadır; bu özellikleri sayesinde dermise etki etmesi oldukça kolaydır. Glikolik Asit, antiaging tedaviler kapsamında daha çok leke, akne, gözenek, scar tedavilerinde, ince kırışıklıkların tedavisinde, keratosis ve pigment bozukluklarının tedavisinde oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Glikolik asitin en çok kullanıldığı alan, kimyasal peeling uygulamalarıdır; % 10, % 20, % 35, % 50 ve % 70 lik formları bulunan Glikolik Asit Bazlı Kimyasal Peeling uygulamaları mevcuttur. Medikal cilt bakımı kapsamında % 50 ve % 70 lik formaları tercih edilmektedir; bu tip kimyasal peeling ürünleri mutlaka uzman hekim kontrolünde uygulanmalıdır. Genellikle 15 günlük tedavi periyotları ile, toplam 4-6 seanstan oluşan tedavi protokolleri şeklinde uygulama yapılır. Akne, leke, skar ve gözenek tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar elde edilir. Glikolik Asit Bazlı Kimyasal Peeling Ürünlerinin konforlu ve verimli sonuçlar sunması ürünün kalitesi ile doğru orantılıdır, pH dengesinin korunması da son derece önemlidir; uygulama verimliliği açısından kısmen nötralize edilmiş, tamponlu kimyasal peeling ürünleri tercih edilmektedir.

Kimyasal Peeling Tedavilerini desteklemek ve sonuçların devamlılığını sağlayabilmek adına glikolik asit bazlı cilt bakım ürünlerinin düzenli günlük kullanımı oldukça önemlidir.

Piyasada bu kadar çok cilt ürününün olduğu günümüzde, izokozmetik ve amenokozmetik cilt ürünleri arasındaki temel farklılıklar iyi anlaşılmalıdır; Medikal Cilt Bakımı amenokozmetik cilt bakım ürünlerinin kullanımını gerektirir.

Amenokozmetik Cilt Ürünleri; epidermiste ve dolaylı olarak dermiste etkili olurlar: Retinoid, Alfa-Hidroksi Asit, anti-eritematöz, pigmentleyici ve beyazlatıcı ürünlerdir. Bu ürünler cildin gençleştirilmesinde kullanılan daha agresif ama daha hızlı tekniklerin hazırlanmasını, korunmasını veya değiştirilmesini mümkün kılar (mekanik, fiziksel (lazer) ve kimyasal soyma işlemleri)

Ürün Portföyümüzde yer alan; Exfolderm®alanındaki en yeni ve en ileri amenokozmetik ürün serisidir. Exfolderm, sırayla kollajen ve glikozaminoglikan sentezini uyaran çok özgün aktif bileşiklerle (AHA bitki ekstraktları, flavonoidler, organik güneş kremi) özel olarak formüle edilmiştir. Bu ürün serisi akne, leke, kırışıklık, hiperpigmentasyon ve diğer estetik bozuklukların tedavisi için idealdir.

Exfolderm®Profesyonel Kimyasal Peeling Solüsyonları ve Kimyasal Peeling Tedavilerini Destekleyici, kırışıklık, hiperpigmentasyon, akne ve ciltteki diğer estetik bozuklukların tedavilerine yönelik krem ve jel formunda cilt bakım ürünlerinden oluşmaktadır.

Glikolik Asidin, kozmetik dermatolojide en çok tercih edildiği alanlardan bir tanesi ise estetik mezoterapi uygulamalarıdır. Glikolik Asit, akne, skar, leke, çatlak ve ince kırışıklıkların tedavilerinde, Glutatyon, Retinoik Asit, Minaral Kompleks ve Vitamin Kompleks ile kombineli kullunılmaktadır. Özellikle mikroiğneleme cihazları (dermaroller, mesoroller dermapen, cosmopen vb.) ile bu tür mezoterapi ürünlerinin uygulanması tedavinin verimliliğini arttırmaktadır.

https://erdagimedikal.com/urunler/MesoMedica.pdf

Glikolik Asit, küçük molekül yapısı ve düşük pH seviyesi sayesinde epidermisi arındırma, hasarlı dokuyu uzaklaştırma, dermiste kolayca etki gösterebilme, kollajen sentezini uyarma, dokuda rejuvenasyon sürecini başlatma, pigmentasyon bozukluklarını düzenleme özelliklerine sahiptir. Bu nedenle, glikolik asit estetik dermatoloji uygulamalarında en çok tercih edilen etken maddelerden bir tanesi olmuştur.

Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle

20 Haziran 2017 Salı

MESO NUTRILIFT UYGULAMASI | 10 Yaş Gençleşmek İstemez misiniz?

Olgun ciltler için ve stres, toksin,,yaşlanma süreci neticesinde canlılığını kaybetmiş ciltler için hazırlanmış özel bir kokteyldir. Hyaluronik Asit, 4 Mineral, 9 Vitamin, 4 Amino Asit, Sodyum DNA- Somon DNA ve DMAE içeren Meso Nutrilift Kokteyl güçlü antioksidan etki, yoğun nem verme, canlandırma ve detoks etkileri ile yaşlanmaya bağlı cilt deformasyonlarını ve ciltte oluşan düzensizlikleri hızlı bir şekilde onarır. Tek seans uygulama ile Mesolift- Mesoglow ve Mesofiller Etkilerini çarpıcı bir şekilde sunar. Uygulamadan hemen sonra olumlu etkiler gözlemlenir ve etki 1. Hafta itibariyle maksimum düzeye ulaşır. Meso Nutrilift Kokteyl cilt altına mezoterapi tekniğiyle enjekte edilebildiği gibi künt uçlu mikro kanüller ile mezodolgu formunda da uygulanabilmektedir. Meso Nutrilift Kokteyl ‘in dermapen gibi mikroiğneleme sistemleri ve iğnesiz mezoterapi cihazları ile uygulaması da oldukça tatmin edici sonuçlar sunar. Hastanın cilt durumuna ve doktorun tercih edeceği uygulama yöntemine bağlı olarak 1-6 seans uygulanması mümkündür. Daha sonra tedavi sonuçlarının devamlılığı için üç ayda bir koruma seansı önerilmektedir.

Meso Nutrilift Uygulamasının, Dolgu, Botulinum Toksin, PRP, Kimyasal Peeling ve Lazer Tedavileri ile birlikte kombineli kullanımı mümkündür.

Meso Nutrilift Uygulaması; Kılcal mikro dolaşımı hızlandırır, kollajen sentezini artırır, hücelerin onarımını destekler, sildin nem ihtiyacını karşılar;; cilde yumuşaklık, elastikiyet, pürüzsüzlük ve dinamik bir görünüm kazandırmak için gerekli olan tüm içerikleri sağlar. Bu ürün cilde yeniden canlılık, parlaklık, dayanıklılık ve gençlik ışıltısı kazandıracak güçlü bir antioksidandır. Yüz ve vücut üzerinde etkilidir.

Meso Nutrilift (Regenerative Nutri Kompleks) içeriği oldukça zengindir: Hyaluronik asit, 10 mg / ml, 1.800 KDAL; bu ürün özellikle cilt hidrasyonunu optimize etmek için geliştirilmiştir. Cildin nem ihtiyacını karşılar ve su kaybını önler. Magnezyum glukonat, karbonhidrat ve protein metabolizmasında enzimatik reaksiyonlar ve dokulardaki yapısal bütünlüğün korunması için oldukça gerekli bir metabolitidir. Hücresel düzeydedir; nörotransmitter olarak hareket eder ve kas gevşemesini kontrol eder. Kalsiyum emilimine ve kollajen sentezini düzenlemeye yardımcı olur. Kalsiyum glukonat; vücudumuzda büyük miktarlarda mevcuttur. Bu mineral nöromüsküler aktivitede yer almaktadır. Hücre zarından besin geçişine destek olur. Potasyum glukonat; sodyum ile birlikte, hücresel asit-baz stabilitesinde, su ve iyon dengesinde önemli rol oynar; hücre zarında konsantrasyon gradyanı oluşturarak iyonik dengeyi düzenler. Sodyum glukonat; ekstraselüler sıvı ve hücrelerde yer alan en önemli iyondur. Temel olarak, hücrede beslenme ve atık süreçlerini düzenlemek ve asit / baz dengesini ayarlamak için kullanılır. Retinol palmitat – A vitamini; cildin görünümünü iyileştirme yeteneğine sahiptir.

Mikro peeling (soyma) işleminde kullanılır, hücre yenilenmesini arttırır. Bu özelliklerinden dolayı antiaging uygulamalarında kullanılır; kırışıklıkların ve ifade çizgilerinin tedavisinde ve yağlı ciltlerdeki sebum dengesinin sağlanmasında oldukça etkilidir. Askorbik asit – C vitamini; kolajen sentezi için gerekli amino asitlerin sentezinde görev alır. C ve E vitaminleri en çok bilinen ve sağlık için oldukça önemli olan antioksidanlardır. Hücrelerde oluşan ve hasara neden olabilecek serbest radikalleri nötralize eder.

Alfa – tokoferol – E vitamini; bağ doku hücreleri içerisinde bulunur, epitel oluşumunu ve aktivitesini destekler ve protein, karbonhidrat ve yağ metabolizmasında görev alır. Aynı zamanda bir antioksidan görevi görür ve güneş ışınlarına karşı cildi korur. Tiamin - B1 vitamini; karbonhidrat transformasyon sürecinde çok önemlidir sinirsel iletimde ve oksijen metabolizmasında önemli görevler üstlenirler. Şişkinlikleri ve koyu halkaları azaltmak ve yaşlanma karşıtı etki göstermek gibi özellikleri vardır. Riboflavin – B2 vitamini; cildin, tırnakların, saçların ve mukozanın büyümesi, yenilenmesi ve sağlığı için gereklidir. Yüzde sebum salgılanmasını azaltır, böylece sivilce ve siyah nokta oluşumunu azaltır. Nikotinamid – B3 vitamini; kollajen yıkımına karşı cildi korur, cildin nemini artırır ve güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı cildi korur. Deskpantenol – Vitamin B5 hücre yenilenmesini destekler, cildi yeniler ve nemini artırır. Piridoksin – B 6 vitamini; karbonhidratların, proteinlerin ve lipitlerin sentezinde ve kırmızı kan hücrelerinin, hormonların oluşumunda önemli bir rol oynar. Ayrıca amino asitlerin yapısına katkıda bulunduğu için, antikorların üretimine de katılır. Hücrelerde sodyum ve potasyum dengesini korumaya yardımcı olur. DMAE; hızlı bir şekilde cildin sıkılaşmasını sağlar ve görünümünü iyileştirir. Ayrıca diğer antioksidanların etkilerini artırır. Kas yapısını destekler, kırışıklıkların ve sarkmaların görünümünü azaltır. Sodyum DNA – Somon DNA; yüksek kapasitede su absorbe etme özelliği sayesinde cilt yüzeyini nemlendirir. Sodyum DNA uygulamasının oldukça etkin bir şeklide yaşlanma karşıtı etki gösterdiği ve cilt dokusunu yumuşatma yönündeki etkileri kanıtlanmıştır. Arjinin; hücre bölünmesi ve kollajen sentezi süreçlerinde önemli bir rol oynar. Aspartik asit; RNA ve DNA nın fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan bir aminoasittir. Ayrıca, immünoglobülin ve diğer antikorların üretimi için de gereklidir. Prolin; kollajen oluşumunu arttırarak cilt dokusunu geliştirir. Kollajen, % 15 prolin içerir. Hidroksiprolin; kollajenin temel bileşenidir ve kollajen stabilitesi açısından oldukça önemlidir. Biotin – Vitamin H ( Suda çözünen ); Hücresel düzeyde metabolik fonksiyonu sayesinde, canlandırıcı bileşen olarak etki gösterir.

Meso Nutrilift Ürününün içeriğini incelemek için lütfen tıklayınız



13 Haziran 2017 Salı

Dermal Dolgu Uygulamalarında Neden Dermyal?




Dermal dolgu tedavisi; yüzdeki hafif, orta ve derinleşen kırışıklıkların yumuşatılması, yüzün kaybetmiş olduğu hacim ve genç görünümün tekrar kazandırılması için uygulanan etkili bir yöntemdir. Ayrıca dermal dolgu enjeksiyonları; dudak, çene ve elmacık kemiklerinin yeniden şekillendirilmesi, el üstü, boyun ve dekolte rejuvenasyonu için de yapılmaktadır. İçerdikleri ham maddeye ve üretim teknolojisine bağlı olarak piyasada farklı dolgu grupları mevcuttur. Ancak, oldukça doğal sonuçlar sunması, komplikasyon riskinin çok düşük olması ve dokuyla tam uyumluluk göstermesi nedeniyle hyaluronik asit bazlı dermal dolgular en çok tercih edilen dolgu gruplarıdır.
Hyaluronik asit maddesi insan vücudunda normal şartlarda yoğun olarak bulunan, zamanla azalan bir biyopolimer olduğu için dermal dolgu tedavilerinde kullanılması, eksilen hyaluronik asidin yerine konması son derece güvenli doğal sonuçlar sunar.

Dermyal; biyofermente hyaluronik asidin farklı oranlarda BDDE (butanediol diglisidil eter) çapraz bağlama ajanı kullanılarak retiküle forma getirilmesi sonucu üretilir. Dermyal hyaluronik asit bazlı dermal dolgu ürünleri herhangi bir alerjik reaksiyona neden olmaz. Yüz, el üstü ve dekolte bölgelerinde kullanıma uygundur. İsviçre, Matex Lab tarafından üretilmektedir ve 2007 yılından günümüze, dünyada 40’dan fazla ülkede güvenle kullanılmaktadır. CE Class III (sınıf III) tıbbi cihazdır; implant ruhsatına sahip bir üründür. Dermyal hyaluronik asit bazlı dermal dolgu ürünleri; Dermyal 18, Dermyal 24R, Dermyal 32HR olarak içerdikleri hyaluronik asit ve BDDE çapraz bağlama ajanı konsantrasyonlarına göre üç farklı formda sunulmaktadır. Dermyal 18; hafif ve orta derecedeki kırışıklıkların tedavilerinde, Dermyal 24R; orta ve şiddetli kırışıklıkların tedavisinde, Dermyal 32HR; şiddetli cilt kırışıklıkların tedavisinde ve yüksek volüm artışının hedeflendiği bölgelerde kullanıma uygundur. Ekspres kırışıklıklarda, botulinum toksini ile kombine Dermyal 24R veya Dermyal 32HR enjeksiyonu yararlı olabilmektedir.

DERMYAL: CPM® (Cohesive Polydensified Matrix- Kohesiv Polidensifiye Matriks) teknolojisi ile üretilmiştir, eşsiz viskoelastik özellikleri sayesinde; kullanımı oldukça rahattır, uygulayıcı doktora ve hastaya üst düzey konfor sunar, doku ile tam uyumludur ve son derece doğal sonuçlar sunar. İsviçre menşeilidir, dokuda kalıcılığı 9-12 aydır. (Dudakta 6-9 ay). Aynı kişide 2. ve 3. uygulama ile birlikte kalıcılık süresi artar.

*Dermyal 18 – 18mg hyaluronik asit içerir, çapraz bağ yapısı çok düşüktür, yüzeysel dolgu uygulamaları için idealdir. Göz çevresi ve alındaki ince kırışıklıklar için kullanılabilir.

*Dermyal 24R – 24 mg hyaluronik asit içerir, 4. Dereceden çapraz bağ yapısına sahiptir, orta dermis dolgu uygulamaları için idealdir. Dudak, nazolabial, peribukkal kırışıklıklar için idealdir.

*Dermyal 32HR – 28 mg hyaluronik asit içerir, 5. Dereceden çapraz bağ içerir, oldukça retiküledir, su tutucu özelliği yüksektir, derin dermis ve subkutan dolgu uygulamaları için idealdir. Dudak (daha dolgun isteniyorsa), derin nazolabial oluklarda, yanak ve çene yapılandırmada kullanımı idealdir.

Dermyal Asit Bazlı Dermal Dolgu Kullanımının Faydalı Sonuçları

Dermyal hyaluronik asit enjeksiyonu sonrası; ciltte canlılık, parlaklık ve dolgunluk etkisi hemen gözle görülebilir seviyeye gelmektedir. Ancak dolgunun uzun süre devam edecek etkisi 7. Gün sonunda belirginleşir. Dermyal, uygulama yapılan kişiye ve bölgeye bağlı olarak, 9-12 ay arasında değişen kalıcılığa ve etkiye sahiptir. Aynı kişide 2. ve 3. uygulama ile birlikte kalıcılık süresi artar.
Dermyal enjeksiyonu sonrası, kişiler sosyal yaşamlarına dönebilirler; hafif kızarıklık ve az miktarda ödem olabilir, 24 saat içerisinde tamamen geçer.

Dermal dolgular ve uygulama klinikleri hakkında dataylı bilgi almak için Erdağı Medikal ile iletişime geçebilirsiniz.

6 Haziran 2017 Salı

DPG PRP ve Mesomedica Mezoterapi Ürünleri ile Trikolojik Tedaviler

DPG PRP Trombosit Konsantre Sistemi ve Mesomedica Mezoterapi Ürünleri ile Trikolojik Tedaviler

DPG PRP kiti, selüler rejuvenasyon tedavisi sunan üst düzey bir trombosit konsantre kitidir. Özel tüpleri ve akrilat bazlı jel teknolojisi sayesinde % 96 verimlilik ile trombositlerin yapısı bozunmadan 5 dakika içerisinde hazırlanmasına ve uygulanmasına imkan sunan bir kittir. CE Sınıf IIb kapsamında gerçek bir trombosit konsantre sistemidir ve FDA onayı vardır. Bu alanda ülkemizde en büyük sıkıntı hücresel tedavi gibi son derece dikkat edilmesi gereken bir konuda; ucuz maliyetleri yüzünden basit laboratuvar tüplerinin PRP tedavi kiti olarak sunulması ve uygulanmasıdır. Düşük maliyetleri yüzünden tercih edilen bu sistemlerin yapıları bozunmadan konsantre trombosit sunması imkansız iken diğer en önemli risk ise bu ürünler ile ayrıştırılan kan komponentlerinin hastaya enjeksiyonunun sağlık açısından son derece tehlikeli olmasıdır; içerdikleri antikoagülan ve ayrıştırıcı jeller kanserojendir, yine analiz için geliştirildiklerinden bir takım kanserojen kimyasallar içermektedirler. Basit bir kan analiz tüpü ile, antikoagülan içeren cam tüp ile yada boş laboratuvar tüpleri ile PRP tedavisi sunmak imkansız ve son derece risklidir. Bu ürünler Sınıf I yada Sınıf IIa tıbbi ürünlerdir ; sadece kan analizi için geliştirilmiş sistemlerdir; biyouyumluluk toksisisite testleri yoktur, bu ürünler trombositleri etkin ve konsantre bir şekilde toplayacak yetiye sahip değillerdir; bunların invivo trombosit konsantre kiti olarak, PRP tedavisi sunmak amacı ile kullanımı son derece tehlikelidir, amaç dışıdır. Maliyet açısından ucuz laboratuvar analiz tüplerinin tercih edilmesi yüzünden, maalesef ülkemizde PRP tedavisi yaptırıp hiçbir sonuç alamadığını belirten, maddi -manevi mağdur olan binlerce insan vardır. PRP Tedavi sistemlerini seçerken; ilgili ürünlerin üretim amaçları, tıbbı ürün sınıflandırmaları, biyouyumluluk ve toksisite testleri, klinik çalışmaları, sağlık bakanlığı tıbbi ürün kayıtları, tıbbi cihaz kurumu ulusal bilgi bankası sistemindeki cihazın sınıfı ve kullanım amaçları detaylı bir şekilde sorgulanmalıdır.

BAŞARILI BİR PRP TEDAVİSİ İÇİN; kan değerlerinin uygunluğu , sağlık durumunun sorgulanması, PRP tedavisi için uygun endikasyonun saptanması, PRP tedavi protokolünün oluşturulması ve tabi ki güvenli ve etkili bir trombosit konsantre sisteminin (PRP Kitinin) seçimi son derece önemlidir.

Görselde sunulan hasta: 28 yaşında, Erkek

Tedavi Protokolü:1 seans DPG PRP ile PRP Tedavisi ve 3 seans MesoMedica Mesohair Kokteyl ile Mezoterapi Tedavisi

Seanslar haftada 1 seans olarak düzenlenmiştir ve hastanın tedavi sonrası görseli 1. ayın (4 haftanın) hemen sonrasında alınmıştır. PRP Tedavisinde 1 adet DPG PRP kit kullanılmış, saç mezoterapi seanslarında sadece 2 ml MesoMedica Mesohair Kokteyl kullanılmıştır.

Bilindiği üzere Gerçek bir PRP Tedavisi, 15. gün itibariyle belirgin sonuçlar sunmaya başlar; tedavinin iyileştirici etkileri 2. aya kadar hızlı bir şekilde kendisini gösterir, daha sonra 6. aya kadar da olumlu etkiler, iyileşme, canlanma etkileri devam eder. Bu süreçte kollajen sentezini arttıracak mikroiğneleme tedavileri (Dermapen, dermaroller) ve mezoterapi ürünleri enjeksiyonları ile tedavi bir adım öteye taşınabilir; daha tatmin edici ve daha kalıcı sonuçlar alınabilir. Bilindiği üzere, trombositleri (plateletleri) aktive eden, büyüme faktörlerinin vermliliğini arttıran en önemli biyomolekül kollajendir; dokuda kollajen sentezini arttırarak PRP Tedavi sonuçlarımızı daha başarılı kılmak mümkündür.

1 Haziran 2017 Perşembe

Akne Tedavilerinde Mezoterapi, Mikroiğneleme ve PRP Kiti Kullanımı

Akne sorunları, genellikle 8-10 yaşlarında başlar ve hayatımız boyunca çeşitli nedenlerden dolayı devam edebilir. Aknenin oluşum temelinde genetik faktörler, hormonal etkenler (kadınlarda menstrüasyon dönemi, gençlerde ergenlik dönemi) , mevsim değişiklikleri, stres, emosyonel bozukluklar ve kullanılan birtakım ilaçlar yatmaktadır.



Günümüzde akne ve akne skar tedavilerinde özellikle mezoterapi tedavisi, PRP tedavisi, mikroiğneleme yöntemleri ve kimyasal peeling uygulamaları ön plana çıkmaktadır. Yine glikolik asit bazlı cilt bakım ürünlerinin evde düzenli kullanımı akne tedavilerine destek olmakta ve tedavi sonrası akne oluşumunu engellemektedir. Mezoterapi ürünlerinden Retinoik Asit, Glikolik Asit, Glutatyon, Vitamin Kompleks ve Mineral Kompleks enjeksiyonları ile aknelerin 2-4 seans uygulama ile tedavisi sağlanabilmektedir. Akne skarlarının tedavisinde ise mikroiğneleme (dermapen, dermaroller, mesoroller.. vb) ile mezoterapi ürünlerinin kombineli kullanımı oldukça başarılı sonuçlar sunmaktadır.

Akne tedavisi devam eden hastalarda uygulanan kimyasal peeling tedavileri ile cilt tonunda iyileşmenin yanı sıra, aknelerin tekrar oluşumu engellenebilmektedir. Özellikle yağlı cilt tipine sahip kişilerde ayda 1 seans glikolik asit bazlı peeling uygulamaları ile akne oluşumu engellenebilmektedir. Glikolik asit bazlı cilt bakım ürünlerinin düzenli ev kullanımı ile de ciltte sebum dengesi sağlanmakta, cilt sıkılaşmakta, gözenekler daralmakta ve akne oluşumu engellenmektedir.

Günümüzde akne skar tedavilerinde PRP Kiti uygulamaları da ön plana çıkmaktadır, özellikle kalsiyum klorür ve batroksobin içeren PRP uygulamaları (PRF ‘Platelet Rich Fibrin’ Uygulamaları) oldukça başarılı sonuçlar alınmasını sağlamaktadır.

Bu yöntemler akne tedavilerinde kullanıldığı gibi koruyucu tedavi kapsamında da kullanılabilmektedirler; akne yatkınlığı olan kişilerde koruyucu tedavi kapsamında belirli periyotlarda mesomedica mezoterapi etkenlerinin enjeksiyonu, kimyasal peeling uygulamaları ve glikolik asit bazlı cilt bakım ürünlerinin ev kullanımı önerilmektedir.

Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle;